21 Ağustos 2010 Cumartesi

Güle güle...









Öperek uyandırdım bu sabah ayrılığı,
Fırından yeni çıkan bekleyişler satın aldım.
Kırmızı mavi ekoseli yalnızlığımı serdim masaya,
Manzaraysa ayrılığa sıfır!!
İşte herşey hazır...
Yalnızlığımla iki lafın belini kırdık,
Yokluğunda bir kuş sütü eksik,
Yalnızlığım ve ben seni çok bekledik...
Cemal Süreyya


20 Ağustos 2010 Cuma

Nisyaaaaaaaaaaaaaaaa!!!!!

Sana ulaşmak neden bu kadar imkansız?

16 Ağustos 2010 Pazartesi

Bittik haberin olsun...

Ben susayım,sen sus,bir anlığınada olsa dünya dursun ve yas tutsun,sen ki vücuduma giren her sancının tek sebebi,sen ki ağlamayı unutan gözlerime hayat veren,suya kavuşturan Ferhat,sen ki sana yanıp tutuşuyorum dediğinde bile ,gözü Yusufun Züleyhasına kayan Mecnun. Sen ki hayatımda tanıdığım en bencil adam,bittik Aşk haberin olsun...
F and D'nin F'si...
Bari siz sevgiyle kalın :)

7 Ağustos 2010 Cumartesi

Ama Senin....




Daha nen olayım isterdin,
Onursuzunum senin...
Cemal Süreyya

6 Ağustos 2010 Cuma

Pişpirik öğrenmektense....



Beklenen anın sabahı, an itibariyle ben iş yerindeki gürültüden kulaklarımı tıkamış ama aynı zamandada bas bas Seyhan oskay nağmeleri eşliğinde debelenirken,büyük ihtimal babam evimde ,köşe bucak evdeki tüm deliklere sakladığım özel eşyalarımı arama aşamasına geçmiştir. Sabah tertemiz bıraktığım mutfak tezgahının,bulaşıklarla dolmuş olma ihtimali,demlenmiş ama yarısı içilmemiş çayın,çaydanlıkta sarı lekeler bırakma çabaları, açık klozet kapağı,tv yerine kullandığım pcyi açamayıp,sinirlenip küfürü bastığı anlarda muhtemelen gerçekleşmek üzeredir.



Yarı uykusuz ,kavgalı ve nedense yine ben hatalı geçirdiğimiz tek bir gece sonucunda ,yıllar evvel kendilerine sunduğum tezi,tekrar tekrar tekrar en ivedisinden kendilerine ispatlamış oldum, Ben evde kendi ayak sesimi duymadan,kendi kurallarım olmadan yaşayamıyorum. Toplu yaşama kurallarına uyamıyorum. Yıllar evvel gözde sanatçılarımızdan Yaşar, televole ve türevi bir programa ,yalnız yaşamayı seviyorum,gelen annem babamda olsa bir süre sonra sıkılıyorum ve gitmelerini rica ediyorum diye bir açıklama yapma gereğinde bulunmuş. Sevgili ataerkil toplumum,tüüüü kaaaaakaaaa diyerek alkışlarla boykot etmişler, adamcağızın yalnız yaşama isteğini hor görüp ,vay saygısız,vay utanmaz, vay anasına babasına sevgi saygıda duymuyor,bizde bu adamın korsan cdlerini alıp dinliyoruz,para kazandırıyoruz. Varsan baksan bu evlat zamanında anasına ''Anacım seni günü gelecek saraylarla yaşatıcam,göreceksin bak ''' diye sözde vermemiştir, Emrahın pürüspüt kardeşi Gülcan bile bundan akıllıdır,saygılıdır diye adamın hayatını zehretmişlerdi.


Birlikte yaşayıpda kendi ayak sesimi,kendi sesimi,kararlarımı ,almadan sürekli verdiğim karşılıksız saygının olduğu ,F'nin suskun olduğu dönemler geçti gözümün önünden tüm gece.
Bacak kadar boyuna bakmadan, her zaman arkadaşlarının gözdesi olmuş,bilumum sosyal faaliyetlerde hep en sırada yer almış,burnunu sokmadığı bir cacık kalmamış ben, eve girince külkedisi misali,F' bana bir bardak su getir diyen öküz abinin sağıma soluma tepikler atıp,ertesi gün okula gitmemek için raporlar almak zorunda bıraktığı,o burnumu soktuğum her türlü sosyal faaliyette,bu kendi parmak kaldırmıştır,enayi ya bu ,milletin enayisi ,gitmez olur biter ,tak tuk, '' bak babama söyleme bi daha dayak yersin'' cümlesinin verdiği korkuyla hep yarıda bırakılan hayatımın ,en dandik yönetmen tarafından bile ulan bu film tutmaz deyip kaldırıp kenara attığı bi senaryo gibi ,çöp kutusunda, tepesine izmarit dökülmüş,benim gibi tutmayan çöpe atılan senaryolarla birlikte bilmediğim pişpiriği oynarken ,benim için ne kadar değerliyse, onlar içinde o kadar sıradan ve değersiz olduğunu hissettim.

Birlikte geçireceğimiz tek gecede bile,konuyu dönüp dolaştırıp oğluna getirmesi,yıllardır küs olduğumuz halde, ulan sen küçüksün eşek sıpası, birde avratsın, o senin abin kesin sen hatalısındır cümlesiyle ,benim fillerle zürafaları şahlandırıp (bu filler ve zürafalar sevdiceğim olan heriften yadigar) kendimi komplo teorisindeki Mel Gibson gibi hissetmeme sebebiyet verdi. Değil Amerika sokaklarında sarı taksi sürücüsü olmak,dört teker namına hiç bişey kullanamayan ben( araba kullanmayı babamın hararetli direksiyon öğretmenliği çabaları yüzünden öğrenememişliğim vardır) gecenin bir vakti nasıl etsemde son gaz buralardan gitsem diye kaçış planları aradım. Evet altı üstü bir gece, oğlundan uzak geçiremedik,baba kız olamadık.
Ne var sanki,gelir gelmez oynadığın özledim ulan eşek sıpası oyunlarına devam etseydinde,gecenin bir vakti tepiştirmeseydi fillerimi.
Neyseki şu an sakinim, filler uyuyo, yazıya başlayalı yaklaşık 2 saat oldu, fırsat buldukça yazdığım cümlelerim tükenirken , babamda şu aralar evimin içine sıçmış, ve ihtimalen her ne kadar sabah saçlarımı okşayıp ,barışma eylemlerine tabi tutsada beni, akşam eve geldiğimde okuyayımda bir uykusuz gece daha geçireyim diye, ufak bir not parçası yazmış ve gitmek için yola çıkmak üzeredir.
Notta geçen muhtemel cümleler aklıma geldikçe,hatta yazma ihtimali geldikçe Seyyan Hanımın sesini yükseltip'' Uzaklığı özleyen bir martı gibi kaçtın sevginin sahilinden,gözlerimin ufkundan.. Bir yaz bulutu gibi geldin ve uzaklaştın'' diyen sesi eşliğinde sessiz çığlıklar atıyorum. Nitekim kimse duymuyor...
F and D'nin pişpirik bilmeyen F'si
Sevgiyle kalın....

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Sahipsiz Kedi

Kasmayacağım cümlem aynen tahmin ettiğiniz üzere, uzun zamandır sizleri ihmal ediyorum sizi beleş çaycılar,aman bu aralar başıma neler geldi, evim yandı,arabam bozuldu, sevdiceğimle hararetli tartışmalar yaşadım,yada piyangodan para çıktı ,düştüm yollara dünyayı dolaşıyorum ,sizlere zaman ayıramadım bahaneleriyle başlamayacak.
F and D'nin F'si bu aralar düşünüyor,hayatındaki değişikleri ,yaptığı ve gerçekleştirdiği planları,gerçekleştiremediklerini ve de yarınını...
Ufak bir bunalım dönemi,şarap ve atarax eşliğinde geçen belli bir süreç,yeni bir iş,baba ziyareti,bir iki ufak tatil planı,rezil olan bir hafta sonu kaçamağı falan filan ,çokda meşgul değilim aslında. Sadece düşünme sırasında beynimde tepişen mavi filler ve kırmızı zürafalar (birbirine kuyruk değmeden gezinen tilkilere ne oldu demeyin,benim çıkamadığım tatildeler) eşliğinde,bu hayatı nasıl düzene sokarızın hesabına düştüm.
Bu hafta itibariyle nasıl hesaplandığını hiç çözemediğim ,babamın eşek kadar oldun diye kısaca özetlediği,her yıl ne sebeptense sürekli sorun çıkan,doğum günümü atlatıp,hayatımı normal seyrinde akışa bıraktım.
Evet,eşek kadar oldum. Gün hesabı yapanlar 28, yıl hesabı yapanlar 27 desede,ilk duyduklarında ayyyyy ne güzel hiç göstermiyorsun,biz seni 17 filan sandık deyip olayın çılkını çıkaran hanım teyzeler,hala kimlik gösterilmesi zorunlu mekanlarda arkadaşlarımdan sonra iyice bir sorgulanıp neredeyse gbt'ye bakacak kadar olayı abartan güvenlik görevlileri,çıkma teklifi edip,ulan az uğraşsam annen olurum nidalarımdan sonra ,kusura kalma abla,vallah bizim okuldan sandık be abla seni diyen liseler eşliğinde bir yılı daha defettik hayatımızdan.
Farkettimki bilgisayarıma irili ufaklı(o nasıl oluyorsa) aslen kısalı uzunlu bir sürü yazı not etmişim. Bunun adı üşengeçlikmi,yok değil,umursamazlık mı,sanmamda ne sebeptendir bilinmez,bloga geçmemişim. Ha geçecekmisin dersenizde ,hiç gerek görmüyorum.
Browni üzerine tek mum ve kediyle yapılacak 30 yaş kutlamasına 2 yıl kalmışken,bu hatun çok sinirli bu aralar.Gereksiz çıkışlarla herkesi kıran ben, kedileride sevmem, ama D'yi kıramadım işte, 2 yıl sonra bana cins bir kedi hediye edecekmiş,bilse doğumgünümün hemen ertesi günü kapıda kalacak zavallı püsür.
Zaten ev kalabalık ben, 2 tane K, eh birde arada ziyaretime gelen diğer K'lar,mavi filler ,kırmızı zürafalar , Kediye kim bakacak? !!! Varsa gönüllü şimdiden söylesin. Yazıktır hayvana...
F and D'nin F'si
Sevgiyle kalın...