14 Eylül 2010 Salı

Ruhum çocuk...

Düşünceleri bu kadar olgunken, ruhu nasıl çocuk kalırmış insanın, böyle dedi bana,söyleyecek bir cevap bulamadım, zamanım yoktu anlatmaya.. Anlatmak zaman kaybı demekti benim için güldüm geçtim ,bilmesin ne farkeder,tanımak isterse bir bakışta çözer insan insanı...


Ne güzel bir gün değilmi,gece geç saatlerde uyumuş olmama rağmen uzun zamandır bu kadar dinç uyanmamıştım sanırım, burayı çok ihmal ettiğimin farkındayım ama, şu aralar böyle tuhaf telaşlar içindeyim yine her zaman olduğu gibi. Kendi kendime verdiğim savaşımda yenilmemek adına ,mutlu kalmak adına,sürekli bir koşturmaca içindeyim, ha hep dışarıda değilim :) 67 metrekarelik evimde koşturmak için gayet müsait, kalabalık olunca şenliklide oluyor :) K'lar,zürafalar ,filler filan:)

Neyse şöyle kısa bir özet geçeyim, uzun zamandır Nisya ile bir organizasyonda bir araya gelme planımız sonunda gerçekleşti, her ne kadar planımıza sadık kalıp çantalardaki abur cuburlar eşliğinde termostan şarap içemesekde, muhteşem bir gece geçirdik,İstanbul sokaklarında.
4 Eylül gecesinde akşam 21:00 'den sabahın ilk ışıklarına kadar SultanAhmet meydanından Ortaköy sahiline yürüdük,ayaklarımız su topladı,koştuk,fotoğraf çektik,yeni dostluklar kurduk,Tophanede koyu birer kahve içtik,Vefa'da yıllar sonra bozayla yeniden tanıştık...Tarih kokulu sokaklarda adım adım birbirimizi tanıdık ve kendi tarihimize unutulmaz bir anı armağan ettik. Evet güzel bir anımız oldu,tekerrürü zor olanından...
Bu zamana kadar kendi çapımda yaptığım her seyahatin,katıldığım her organizasyonunda amacı benim hayatımdaki anlamı budur,kendime anılar armağan etmek,değerli hayatıma gözlerimin kapandığı son güne kadar gülümsenecek anlar yaşatmak.
Eh birde bayram var tabi,bu yıl ailemle geçirmedim bayramımı,yeni edindiğim dostlarımla İstanbulu soludum... Şeker tadında bir bayram oldu,buruk geçsede...Uzun zamandır motorsikletle uzun yol yapmamıştım,ilk gün Ağvada yenilen güzel bir balık,ertesi gün arkadaşlarla süper bir kahvaltı ve bowling keyfi,gece yarılarına kadar süren sohbetler,acemilerle oynanan tabu anları :) şeker tadındaydı yani herşey...
Tabi tatil bitti,ve sonunda masamda yerimi aldım,cümlelerimi içimden okuyorum yine gürültüden,günlerime özet görselleri bir diğer postta paylaşacağım...
Şimdilik kendimi ve sizleri Demis Roussos'un o muhteşem sesiyle başbaşa bırakıyorum:) (Kendimi bir an Sezen cumhur Önal gibi hissettim )

Sevgiyle kalın...
F and D'nin F'si

1 Eylül 2010 Çarşamba

Ah bir bilsen içimdeki sıkıntımı...
Ve içimdeki sıkıntımın ,bir tek senden yana olmadığını...
F and D'nin F'si...