26 Mart 2010 Cuma

YAZAR MISIN(IZ)? YAZAMAZ MISIN(IZ)?




Klasik bir cumartesi sabahı yataktan kalkmış otoban manzaralı evimin balkonunda kahvem eşliğinde sigaramı tüttürüyorum ,üzerimde bir ağırlık ,önümde plansız programsız koca bir hafta sonu. Aman Allah'ım saat daha 7:30 yatağıma dönüp sıcacık uyusam,öğlen saatlerinde kalksam ve aynı sahneyi tekrarlasam ,akşama bir iki dvd günü geçirsem ya . Olur mu illa kaşınıcam.''Kalk kızım kalk.Hava güzel,cebinde üç beş kuruş paran ,al sırt çantanı atla trene.
Biraz İstanbul ol,biraz İstanbul sen olsun. Hem trendede uyursun ''(kendime gaz vermekte üstüme yok bu aralar)
Birkaç telefon görüşmesi,ufaktan hazırlık.
Velhasıl yollardayım tarih 20 Mart.Yanımda yol arkadaşım, biraz sohbet ,biraz uyukluyarak geçiyoruz duraklardan tek tek.Her durakta bir nerdeyiz acaba telaşı,tabela okumaya çalışmalar,teknoloji mucizesi telefonlardan hücre bilgisiyle yön bulma sevinçleri.Aklımda akşama arkadaşlarla İstiklalde içeceğimiz buz gibi biraların hayaliyle alıyoruz soluğu Sirkecide...
Sirkeci Tren garını seviyorum,hani öyle böyle sevmek değil yalnız benimkisi, basbaya hayranım. Eski Türk filmlerinde Haydarpaşanın ihtişamı gösterilir ya hep, her trenden inen şöyle bir merdivenlere ve heybetli duvarlara bakar ya, benim Sirkeciye hayranlığımda böyle. Çocukluktan belkide, izlediğim çok eski bir filmde Avrupaya seyahat eden bir grup gencin trene Sirkeciden bindiğini görmüştüm. O zamanlar aklıma koymuştum ya bir gün o Avrupa trenine bineceğim diye, hooşş o gün bugün hala gerçekleşmedi ya bu hayal. Ne yakın ne uzak...Biraz bürokrasiye takıldı birazda baba faktörüne...
30'uma gelmeden yapabilirsem en azından umutsuz vaka olmaktan çıkacağım:)
Sirkeci tren garından sevdiğim şeylerden biriside kilitli dolaplar(unlocker). Ne güzel rahatlık :) Sırtında ne kadar yükün olursa olsun kilitle dijital ayarlı dolaplara ve sonra ak akabildiğin kadar İstanbul'a :)Eh sözde tüm hafta sonu için plan yaptım ya,akşam İstiklal,sabah Belgradda off road hayalleri. Yanımda epeyde yük var.Neyse yüklerimizi unlockerlara emanet edip çıkıyoruz.Aklımızdaki soru : Sultanahmet'e köfte yemeğemi yoksa Kabataş'a mı :) Bizimkisi daha önceki İstanbul ziyaretlerinden birinde Kabataş İskelesinin yanındaki küçük köftecide köfte yemiş. Nasıl ballandıra ballandıra anlatmalar,günlerce düşmedi dilinden,ayağının altında deniz var zehir yese bal gelecek ama :)Yazı tura atıp sorumuzu çözdük gidip aç karınlarımızı doyurduk Kabataşta.Sonra ufaktan bir Eminönü turu,biraz çay,biraz fotoğraf derken vakit aldı başını yürüdü ayrılık saati geldi. Yol arkadaşımla ayırdık yollarımızı.Vakit geçsin diye dolaşmaya başladım,sözde planlarda arkadaşlarımla akşam 7 civarı buluşacağız Şişliye gececeğim :) Haa böyle anlatıyorumda sora sora Bağdat bulunur :D Fazlada bilmem İstanbul'u :D Arayıp bir teyit alayım ona göre geçerim diye söylenirken ilk etapta ulaşamadım,daha sonra onlar bana ulaştı ve işte herşeyin ters döndüğü an oydu. Planımızın belli olması ve benim geldiğimi bildikleri halde şehir dışına bir iş için gitmişler ve arayıp haber verme zahmetinde bulunmamışlar. Eğer geçtiğimiz günlerde sırtında sırt çantası elindeki poşete bakıp sinir krizi geçiren birini gördüyseniz Eminönünde bilinki o benim.Hiç aklımda yokken o sinirle gidip kaplumbağamın yanına bir kaplumbağa daha aldım ve sinirle yürürken kendi bağcıklarıma takılıp düştüm. Daha alalı 10 dakika olmadan hayvanı öldürdüm sanıp oturup ağladım,bir ara baktığımda turistler fotoğrafımı çekiyordu,İstanbulu anlatan seyahat dergilerinde fotoğrafımın altına,Türkiyede insanlar ağlıyor ve hepsi kaplumbağa düşmanı başlığı atıp yayınlarlarsa hiç şaşırmam.
Şimdi attığım başlıkla anlattıklarım arasındaki ilişkiyi hala çözemediniz dimi :) Biraz sabırlı olun canım :) daha bitmedi ki...
Son trenide kaçırdığım için Esenler otogarına gitmek için Eminönündeki duraklarda otobüs beklemeye başladım.Burası İstanbul trafik malum,oturduğum yerden saydığım 20. Cevatpaşa otobüsünüde uğurladığım halde hala Esenler otobüsü yok piyasada.Bu arada durakta yalnızda değilim,herkes aynı otobüsü bekliyor.Gelip gelmeyeceği üstüne yorumlar havada uçuşuyor. İşte tam bu anda sevimli bir çiftle tanıştım. Ufak bir sohbetin ardından Tekirdağda ikamet ettiklerini ve İstanbulda düzenlenen Bloggerların brunch organizasyonu için geldiklerini söylediler,yoğun ve yorgun bir gün geçirmişler. Onlarda evlerine dönmek için Esenlere geçecekler. Ayak üstü sohbet,birkaç ufak kahkaha eşliğinde biraz daha bekledikten sonra nihayetinde otobüsümüz geldi ve evlerimize doğru yollarımızı ayırdık. Ece hanımla sohbet ederken,bloglarlardan,yazmaktan,yazamamaktan,yazar olmaktan yada olamamaktan bahsettik. Bence sende bir blog açmalısın dedi. İyi tamam açalımda ne yazacağız mevzu burda...Hadi yazdık kim anlayacak ,anlaşılamamak benim tek derdim.Yazdıklarımı basite indirgediğimde benim canım sıkılıyor,indirgemediğimde okuyan anlamıyor.
Offf pufff yanii..... Birde Nisya var. Aslen Ayşin,ama nedense Nisya demek hoşuma gidiyor :D Hatta ona İngiltereden geldiğinde bile ismiyle hitap etmeyeceğim. Nisya İngilterede öğrenimini yapan,bilgiye,öğrenmeye aç,gezmeyi seven,etrafına baktığında kimsenin göremediği ayrıntıları görebilecek kapasitede hayat dolu bir genç... Tesadüf eseri gezilerle ilgili paylaşımların yapıldığı bir sitede biraz diyalogumuz oldu,şahsen benim kanımı kaynattı,geldiğinde onunla tanışmak için can atıyorum. Nisyanında günlük hayatını ve gezilerini paylaştığı güzel bir blogu var.Anlatım tarzı hoş,bazen sade,bazen gündelik,bazense insanı düşünmeye zorlayan seçkin cümlelerle beziyor blogunu.( http://istasyonsakinleri.blogspot.com/ )Biraz Ece hanımın birazda Nisya'nın eee hadi yazsanalarıyla attık bir adım anlayacağınız....Attık atmasınada sonumuz ne olur bilinmez... Birazda kendime aslında başlıkta ki soru ...
Yazarmısın(ız) ? Yazamaz mısın(ız)?
Sevgiyle kalın.....

2 yorum:

  1. Anlatimin cok akici,okumasi cok keyifli! Iyi ki Actin koy kahvesinii.Keyifli gunlerrr koy kahvesinin sahibi;)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Nisya :)Arasıra çay içmeye gel :D Bu arada gezinin ana hatları hakkında mesajını bekliyorum. Yere serdiğim yaklaşık 3 metrelik Türkiye haritası üzerine kırmızı işaretler koymamı bekliyor...Sevgiyle kal..

    YanıtlaSil